Malachy, babasının orta çağ temalı krallığına geri döner ve yeni kral olarak tahta çıkar. Bir pelerinli figür, bir sihirbaz veya belki de bir cadı avcısı, ona ve kardeşine krallığın cadılar tarafından tehdit edildiğini bildirir. Bu cadılar, ekinleri mahveder, halka korku salar ve öylece krallığın tüm düzenini alt üst ederler. Her şeyin yolunda gitmeyeceğini hisseden Malachy, bu bilgiyi alır ve derhal harekete geçer. Ancak cadılarla savaşılmaz. Onlar gizemli, kulağa hoş gelen sözler ve büyüleyici çekicilikleriyle sizin aklınızı başınızdan alabilirler. Onları alt etmek için sadece silah ve güç yeterli olmayacaktır. Malachy ve kardeşi, bu düşmanla savaşmanın yanı sıra, halklarının moralini yükseltmek ve krallığın geleceği için umut aşılamak durumundadır. Bu film, esasında bir savaştan çok daha fazlasını işliyor. Babadan oğula geçen krallık, aile bağları, kardeşlik, liderliğin ağırlığı ve tabii ki de doğaüstü bir düşmanla yüzleşme korkusu... Kral Malachy'nin hikayesi, bir krallığın var oluş ve yok oluş savaşı arasında nasıl dengede kalabileceğini, liderlik ve kahramanlığın ne anlama geldiğini sorgulamamıza fırsat veriyor. Adeta bir çatışma fırtınası içerisinde izleyiciyi de sürüklüyor. Kendi içimizdeki korkularla, belirsizliklerle yüzleşmeyi ve onları aşmayı öğretiyor. Bu film, her ne kadar fantastik öğeler içerse de, daha evrensel ve insanî temalar üzerinde durma cesaretini gösteriyor.