Futbolun ateşli iki taraftarının kıyasıya geçen grup kavgasının ardından, hikaye gayr-i ihtiyari bir hapishane arka planında devam ediyor. Ancak taraftarların arasındaki bu husumetin yeni bir şiddet seviyesine ulaşması, sinemaseverlerin aklında derin izler bırakacak bir hikâye örgüsü yaratıyor. Her iki grup da, daha önce saha dışında birbirlerine karşı sergiledikleri saldırgan tavırları, demir parmaklıkların ardında farklı bir boyut kazanarak sürdürüyor. Hikaye, öyle bir noktaya geliyor ki iki tarafın rekabeti artık sadece futbol sahasının dışına taşan bir kin tutkusundan ibaret değil, aynı zamanda bir hayatta kalma mücadelesine dönüşüyor. Brutal bir şiddetle işlenen bu kavga sahneleri ve yükselen çatışma, taraftarların gözler önünde adeta bir vahşetin resmini çiziyor. Hapishanedeki bu yeni düzeydeki zalimlik, yer yer insan psikolojisinin en karanlık köşelerini aydınlatıyor ve izleyiciye, öfkenin ve nefretin ne denli kontrolden çıktığını gösteriyor. Bir futbol maçının ardından içine düşülen bu amansız mücadele, hikayenin sadece bir yüzeyini oluşturuyor; bunun derinliklerinde ise insanın içindeki şiddet potansiyelini ve bu potansiyelin nasıl da çığ gibi büyüyebileceğini çok çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
