Wes, Las Vegas'ta gerçekleştirdiği bir maçta en iyi arkadaşını öldürdükten 6 ay sonra Bangkok'un kenar mahallelerinde yaşamaya başlar. Ancak hikaye burada sona ermiyor; zenginlerin ormanlık alanda gerçekleştirdiği bir avda hedef haline gelir. Bir anda kendisini Myanmar'ın karmaşık ve tehlikeli ormanında bulur. Film, Wes'in arkadaşını öldürdükten sonra yaşadığı derin suçluluk duygusu ve olayın etkisiyle meydana gelen psikolojik çöküşünü detaylı bir şekilde izleyiciye aktarıyor. Kendisini toparlamaya çalıştığı Bangkok'taki yaşantısı, durumunun ne kadar trajik olduğunu ve yıkımının boyutlarını gözler önüne seriyor. Ancak asıl çarpıcı kısım, Wes'in zengin insanlar tarafından düzenlenen ölümcül bir oyunda av haline gelişi. Bu noktadan itibaren film, bir hayatta kalma savaşı olarak şekilleniyor. Wes, tehlikeli ve yabani bir ortamda, zengin ve güçlü insanların hedefi oluyor. Ancak burada dikkat çeken nokta, onların sadece Wes'i değil, aynı zamanda kendi boş zamanlarını ve sıkıcı yaşamlarını da avladıkları. Bu durum, filmin ana temasını oluşturuyor: İnsanların ne kadar ileri gidebilecekleri, ne pahasına olursa olsun eğlence arayışları ve insan hayatının değeri. Bir Sinema yorumcusu olarak belirtmeliyim ki Wes'in hikayesi, bir insanın hayatta kalma mücadelesini ve insanlık hallerini ağır bir dram ve gerilimle perdeye taşıyor. Film, karakterin iç dünyasını ve yaşadığı olayların onu nasıl şekillendirdiğini gözler önüne sererken, seyirciyi de bu sürece dahil ediyor. Filmde izleyiciyi rahatsız eden ve düşündüren pek çok sahne var, bu da onun başarısının bir kanıtıdır. Son olarak, filmde Myanmar'ın vahşi ormanlarında geçen sahneler, izleyicide gerçekçi bir korku ve gerilim hissi uyandırıyor. Bu durum, filmin atmosferini ve genel temasını destekliyor. Bu film, sadece bir aksiyon filmi değil, aynı zamanda izleyiciye derin ve etkileyici bir hikaye sunuyor.