Yakın bir zamanda yaşadığı bir kaza sonucu geçirdiği amneziyle son bir ayını hatırlamayan Eylül, bulduğu ipuçlarından bu süre zarfında Bozcaada'da olduğunu öğrenir. Kendini bir bilinmezler denizinde bulan Eylül'ün tek amacı, hafıza kaybının ardında yatan gerçeği öğrenmektir. Eylül, bu amacını gerçekleştirebilmek için güzel ve esrarengiz Bozcaada'ya doğru bir yolculuğa çıkar. Yolculuk esnasında duygusal ve psikolojik olarak büyük bir sınavdan geçer. Fakat bu zorlu yolculuk, onun tek başına baş etmek zorunda olduğu bir durum olan hafıza kaybının getirdiği belirsizliği azaltmaktadır. Bozcaada'da geçirdiği süre zarfında adanın sakinlerinden biri olan ve kendisini tanıyan Tekin adlı bir ressamla karşılaşır. Gizemleri ve sırlarıyla dolu olan Tekin, Eylül'ün geçmişi hakkında belirli bilgilere sahip olduğunu ortaya koyuyor. Tekin'in kendisine yardımcı olabileceğini düşünen Eylül, ressamla daha da yakınlaşır. Bu süreçte ise bir yandan kendisini daha önce tanımadığı bir dünyanın içinde bulurken, diğer yandan da kendi hafızasında kayıp olan parçaları yeniden bir araya getirmek için çabalar. Yani film, bir hafıza arayışının ötesinde, bireyin kendi kimliğini ve geçmişini yeniden keşfetme sürecini nefes kesici bir şekilde izleyiciye sunmaktadır. Bozcaada'nın büyülü atmosferi ve Tekin karakterinin gizemi, izleyenleri kendine çeken unsurlardan sadece birkaçıdır. Eylül'ün hikayesinin her ayrıntısı, bizleri sorgulamaya ve düşünmeye zorlarken, aynı zamanda da bir insanın hafızasının göz ardı edilemeyecek derecede önemli olduğunu hatırlatır. Bu nedenle, her bir sahnesi ayrı bir gerilim ve merak unsurunu barındıran film, izleyeni baştan sona heyecan ve merak içerisinde bırakıyor.