Okulu bitirmeden önce cinsel deneyim yaşamak isteyen iki popüler olmayan queer lise öğrencisi bir dövüş kulübü başlatır. Bu hikaye, toplumun kabul etmediği bir cinsel yönelime sahip olan iki genç öğrencinin yaşadığı zorlukları ve başkalarının beklentileriyle başa çıkmak için kendi yolunu bulma çabalarını anlatıyor. Bu gençler, okulda pek kabul görmezler ve kendilerini dışlanmış hissederler. Ancak, cinsel deneyim yaşamak istemeleri ile birlikte, geleneksel normlardan ve toplumun baskılarından kurtulma isteklerini de keşfederler. İki genç, cinsellik deneyimini yaşamak için farklı bir yol aramaya başlar ve bu arayışlarının sonunda dövüş kulübü fikri ortaya çıkar. Kendi çevrelerinde bir grup oluştururlar ve dövüş kulübünü kurarak hem fiziksel bir aktivite yapma hem de özgürlüklerini kutlama fırsatı bulurlar. Dövüş kulübü, onlara yeni arkadaşlıklar, kendini ifade etme imkanı ve toplumun beklediği rollerden uzaklaşma fırsatı sunar. Bu kulüp, birbirleriyle bağlantı kurmalarına, birbirlerine destek olmalarına ve kendi benliklerini keşfetmelerine yardımcı olur. Hikaye, cinselliği deneyimleme arzusuyla birlikte, gençlerin kendilerini keşfetme ve kabul etme süreçlerine de odaklanır. Dövüş kulübü, sadece fiziksel bir aktivite değil, aynı zamanda ruhsal ve duygusal bir deneyimdir. Gençler, bu kulüp vasıtasıyla kendileriyle barışık olmayı öğrenirler ve toplumun değer yargılarına karşı çıkarak kendi gerçekliklerini yaratırlar. Sonuç olarak, bu hikaye, bireylerin kendilerine ait olanı yaşamak için mücadele etmelerinin ve kendi benliklerini keşfetmelerinin önemini vurgulamaktadır. Gençlerin toplumun beklentilerinden ve normlarından bağımsız olarak kendilerini ifade etme hakları olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda, cinsel yönelimi ne olursa olsun, her bireyin eşit bir şekilde saygı görmesi gerektiğini de anlatmaktadır.