Yoğun bir geçmişi ve eski bir eşin verdiği bir daveti kabul eden bir adamın hikayesini izlediğimiz bu film, klasik hikaye anlatımının ötesinde bir deneyim sunuyor. Bu yemek davetinin hafifliği, rahatlığı ilk anda aldatıcıdır, çünkü içinde bulunduğumuz atmosfer zamanla karmaşık bir hale bürünüyor. Eski eşin ev sahipliği yaptığı bu yemekte, geçmişin karanlık yüzü yeniden açığa çıkıyor ve eski yaralar tekrardan kanıyor. Hikayenin gerilimli yapısı, geçmişle bugün arasındaki zıtlığı ince bir çizgiyle sunarken, izleyiciyi de bu hikayenin içine çekmeyi başarıyor. Bu tuhaf yemek davetine tanık olurken, sürekli olarak yeni gelişmeler karşısında şaşkına dönüyoruz. Kurgunun akıcılığı ve karakterlerin etkileyici performanslarıyla birleşen bu gerilim, izleyiciyi sonuna kadar ekran başında tutuyor. Öte yandan, filmin atmosferi de hikayenin duygusal yoğunluğunu yansıtmakta ustaca kullanılmış. Geçmişte yaşanılan acılar, pişmanlıklar ve hatalar bu tuhaf yemek masası çevresinde tekrar tekrar yüzümüze vururken, bizler de karakterlerle birlikte bu duygusal roller coastera kapılıyoruz. Sonuç olarak, eski eşi tarafından düzenlenen bir yemek davetine katılan bir adamın hikayesini anlatan bu film, izleyicisine gerilim dolu bir deneyim yaşatırken, aynı zamanda geçmişin acıları ve pişmanlıkları üzerine düşünmeye sevk ediyor. Bir yandan sakinleştirici gibi görünen ancak diğer yandan acıtan bu yemek daveti; aynı zamanda kabul edilmesi gereken geçmişi, affedilmesi gereken hataları ve yüzleşilmesi gereken gerçekleri de hatırlatıyor.
