Genç Mia Hall'ın hayatı, bir araba kazası sonucu komaya girince bir anda değişir. Beden dışı bir deneyim sırasında, hayal ettiği yaşamdan çok daha farklı bir yaşamı yaşamak üzere uyanıp uyanmama kararı vermesi gerekmektedir. Bu seçim ona aittir... Bu, trajedi ve duygusal mesajların sıra dışı bir hikâye ile birleştiği bir film. Kaza anından itibaren, Mia'nın hayatındaki değişim, izleyiciyi derinden etkileyen bir hikayeye dönüşüyor. Koma deneyimini anlatan Mia'nın perspektifi, yaşam ve ölüm arasında kişisel bir deneyim olarak sergileniyor. Sonsuz olasılıklar ve hayatın beklenmedik dönüşlerini kabullenme konuları, izleyicilerin empati kurmasını sağlıyor. Mia'nın hayal ettiği hayatı ve gerçekle yüzleşmesi, genç bir kızın hayatındaki zorlu dönüşümü gözler önüne seriyor. İzleyicinin kalbini sıkıştıran bu dramatik durum, sevdiklerimiz ve hayatımız hakkında düşündürücü sorular sormamızı sağlıyor. Ayrıca, film hayatın ne kadar hızlı değişebileceğini ve ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyor. Yani, bu film, sadece bir genç kızın ağır bir kaza sonucu yaşadığı beden dışı deneyim hikayesi değil, aynı zamanda hayatın değerini, seçimlerin önemini ve yaşamın beklenmedik dönüşlerine uyum sağlama yeteneğini sorgulayan bir çalışma. Bu film, hayatın belirsizliği, seçimlerin zorluğu ve hayaller ile gerçekler arasındaki çatışmayı başarıyla yansıtıyor. Mia'nın karşı karşıya olduğu zorlukları izlerken, izleyici kendi hayatını, kendi seçimlerini ve hayatın kendisini sorgulamaya başlıyor. Bu da filmi sadece bir gençlik dramasından, felsefi bir düzeye taşıyor.