Budapest Uluslararası Satranç Turnuvası'nın bünyesinde son derece ilginç bir rekabeti deneyimliyoruz. En olası kazananın Cal Fournier (22), Fransız şampiyonu olması beklenmekte. Fournier, ergen bir dahi, sosyal açıdan içe kapanık bir karakter ve kompulsif bir oyuncu kişiliğe sahip. Ancak bu sefer, durumu karmaşıklaştıran ve alışılmışın dışında bir durumla karşı karşıyayız. Bu sefer Fournier'ın karşısına sıradışı bir rakip çıkıyor: Dokuz yaşındaki bir Macar çocuk. Bu çocuk sadece genç yaşıyla değil, aynı zamanda satrançtaki üstün yeteneği ve akıl oyunlarındaki başarısıyla da turnuvanın gidişatını değiştiriyor. Bu genç dahi, Fournier'ın alışılmış taktiklerini sorgulamaya, ona meydan okumaya ve her hamlesiyle onu zorlamaya başlıyor. Ancak bu durum, Fournier'ın sadece satranç yeteneklerini değil, aynı zamanda kişilik özelliklerini, olgunluğunu ve sosyal becerilerini de test etmeye başlar. Bu nedenle, turnuva sadece bir satranç müsabakası olmanın ötesine geçerek, katılımcıların karakter analizi ve kişisel gelişim yolculuğuna dönüşüyor. Bu eşsiz deneyim, izleyicilere sadece satranç oyununun inceliklerini değil, aynı zamanda insan doğasının karmaşık yönlerini ve duygusal derinliklerini de sunuyor.