Düşleyin ki, insanlar totaliter bir düzenin boyunduruğu altına girdikleri bir gelecekte devasa uzaylı böceklerle amansız bir mücadeleye girişiyorlar. Bu sadece bir film konusu değil, aynı zamanda etkileyici görsel efektleri ve baş döndürücü aksiyon sahneleriyle dolup taşan bir sinema şöleni. Film, insanlık tarihini yeni bir boyutta anlatıyor; baskıcı ve militarist bir yönetim altında yaşayan insanların hayatta kalma mücadelelerini ve bu uğurda verdikleri savaşı ekrana getiriyor. Ve elbette bunu yaparken bizleri yabancı ve devasa böceklerle dolu bir gezegene götürüyor. Ama bu sadece sıradan bir uzay filmi değil. Çünkü gördüğünüz her sahnede, karşınızdaki her karakterde ve kahramanlarımızın karşı karşıya kaldığı her tehditte, esas mesajı saklıyor: Faşizm, militarizm ve totaliterlik insan ruhunu nasıl tüketebilir? Bu filmde, hükümetin insanları savaşmak için nasıl manipüle ettiği, insanların özgürlüklerini ve bireyselliklerini nasıl kaybettikleri detaylarıyla gözler önüne seriliyor. Ve tüm bunlar devasa uzaylı böceklerle savaşırken gelişen bir hikayede anlatılıyor. Öte yandan devasa uzaylı böceklerin, tüm korkunçluklarına rağmen, aslında sadece başka bir yaşam formu olduğu ve kendi varoluşları uğruna savaştıkları da unutulmamalı. Belki de böcekler, bu baş döndürücü hikayenin en masum karakterleridir. Sonuç olarak, bu film, gerçek düşmanın kim olduğunu, korkunun nasıl bir silah haline getirilebileceğini ve hatta en vahşi canavarların bile bir yaşam hakkına sahip olduğunu tartışmaya açıyor. Sadece bir korku veya aksiyon filmi olmanın ötesinde, bu film seyirciye düşünme ve sorgulama fırsatı sunuyor. Sinema severler için kaçırılmaması gereken bir başyapıt.